Gebelik Kaşıntısı (KOLESTAZI)

Kaşıntılar çoğu zaman hem anne adayı hem de bebek açısından tehlike oluşturabilecek bir durumun habercisi değildir. Yalnız gebeliğin seyri boyunca bazı özel durumlar da söz konusu olabilmektedir.

Gebelik esnasında genelde kadınlar çok fazla değişik durumlarla karşılaşabilirler. Özellikle ilk hamileliğini yaşayan anne adaylarının hem fiziksel hem de bebeğin sağlığı açısından endişeye sebebiyet veren durumlardan birisi kaşıntılar olabilmektedir. Kaşıntılar çoğu zaman hem anne adayı hem de bebek açısından tehlike oluşturabilecek bir durumun habercisi değildir. Yalnız gebeliğin seyri boyunca bazı özel durumlar da söz konusu olabilmektedir. Kolestazı hamilelikle ilişkili en yaygın karaciğer hastalığıdır. Gebelik kolestazında en belirgin bulgu kaşıntılar olup, kaşıntılara bağlı olarak kabuklanmalar görülebilmektedir. Anne adayı için risk bulunmasa bile, bebek açısından erken doğum, fetal distres ve uterusta ani cenin ölümü gibi ciddi riskler yaşanabilmektedir. Hamilelikte safra asitlerinin safra kanalları içerisindeki akımının yavaşlaması ya da durmasıyla kendini göstermektedir. Çoğunlukla gebelik kolestazı serum östrojen ve progesteron seviyelerinin pik yaptığı üçüncü trimesterde görülmekle birlikte, hastaların %10’unda birinci trimesterde, %25’inde ise ikinci trimesterde ortaya çıkmaktadır. Bununla beraber hormon seviyelerinin daha yüksek seyrettiği çoğul hamileliklerde daha çok görülebilmektedir.

Gebelik kolestazının belirtileri

  • Aşırı kaşıntı
  • Koyu renkli idrar
  • Açık renkli katı dışkı
  • Göz ve ciltte sararma

Gebelik kaşıntıları anne ve bebek üzerinde olumsuz etkileri mevcuttur. Tanısı yapılan kan tetkikleri ile birlikte konulmaktadır. Genetik, hormonal (östrojen, progesteron) ve çevresel faktörler (selenyum eksikliği) rol oynar. Gebelik kolestazında; karaciğer fonksiyon testleri, hepatit testleri ve kanda safra asitlerinin bakılması tanıya götürmektedir. Gebelerde viral hepatitler ve safra yolu taşlarının da tetkikler sırasında düşünülmesi gerekmektedir. Kesin teşhis safra asitlerinin ölçümü ile konulmaktadır. Diğer taraftan, kaşıntıda ayırıcı tanıda dermatolojik hastalıklar (egzema, gebeliğin pruritik hastalıkları, uyuz vs),alerjik reaksiyonlar, abdominal stria, diabet ve diğer metabolik hastalıklarda düşünülmelidir.

Genelde, doğumdan sonra kaşıntılar birkaç güne kadar geçmekte ve  serum safra asitleri ve diğer karaciğer testleri normale dönmektedir. Eğer ki doğum sonrası kaşıntınız ve karaciğer testlerindeki anormallikler devam ederse alta yatan bir kronik karaciğer hastalığı (siroz, primer sklerozan kolanjit, kronik hepatit vs.) muhakkak araştırılmalıdır. İkinci üçayın sonlarında ya da son üçayın başlangıcında ortaya çıkan ve bereberinde döküntü görülmeyen kaşıntılar gebeliğin intrahepatik kolestazı olarak tanımlanmakta ve karaciğer hastalığınının belirtisi olabilir. Bu durum anne adaylarının yaklaşlık olarak %1’ini etkileyen bir problemdir.  Karaciğerde üretilen safra, safra kanalları içinde normal şekilde seyrederek safra kesesine ulaşamaz. Böylelikle, safra tuzları kana karışarak ciltte birikir ve kaşıntı oldukça şiddetlenir. Normalde döküntüye sebep olmaz ama şiddetli kaşımayla birlikte, ciltte kızarıklıklar ve tırnak izine bağlı ince kesikler oluşabilmektedir. İntrahepatik kolestaz tehlikeli olup, fetusta gelişme geriliğine ve hatta anne karnında ölüme kadar gidebilir. Şiddetli kolestaz oluştuğunda bebeğiniz oksijensiz kalacağı için  doktorunuz tarafından erken doğum planlanır.

Gebelikte kaşıntının komplikasyonları

Anne ve bebekte ayrı komplikasyonları vardır. Anne adayında kaşıntıyla birlikte. safra atılımı durursa sarılık gibi hastalıklar oluşabiliyor. Karaciğer yetmezliğine ve siroza sebep olabiliyor, tabi bu durum çok ciddi bir komplikasyondur. Düzenli kan testleriyle karaciğerin iyi çalışıp çalışmadığı ve kandaki safra tuzu miktarı kontrol edilmelidir. Bebeğinizin sağlığının iyi olup olmadığını kontrol için periyodik ultrason ve nonstres testleri yapılmalıdır. Safra akışının bir diğer fonksiyonu da yağda eriyen vitaminlerin emilimini sağlamak, K vitamini kanda pıhtılaşmayı sağlayan vitaminlerden biridir. Bu azaldığında gebenin doğum sonrası kanaması çok şiddetli olmakta ve kanaması durmayabilir.

Gebelikte Kaşıntının Tedavisi

Gebelikteki kaşıntıların tedavisi hem anne hem de fetüse yönelik olmalıdır. Tedavi seçenekleri arasında kesin görüş birliği yoktur. Sadece bazı ilaçlar denenmiştir. Günümüzde en sık kullanılan ve ilk tedavi seçeneği uredeoksikolik asid ursofalk dediğimiz ilaçtır. Bu ilacın safra asitlerini düşürdüğü gözlemlenmiştir. Gebeler tarafından iyi tolere edilen bu ilacın, anne ya da yenidoğan üzerinde bildirilen herhangi bir yan etkisi bulunmamaktadır. Ayrıca, tedavide uygulanan ilaçlardan; Sadenozin metionin, kolestran, kortikosteroidler ve antihistaminikler seçenekler arasındadır. Gebelikte bebeğinizin sağlığı olumsuz etkilenmemesi için, lokal kaşıntı giderici losyonlar ve pomatlar öncelikli olarak tercih edilmelidir. Şikayetiniz halen devam ediyorsa, bebeğinize zararı olmayan bazı kortizon türü ilaçlar kullanılabilmektedir.

Gebelik kolestazı olan hastalarda, 30.haftadan itibaren yüksek riskli gebelik kategorisinde değerlendirilip, haftalık NST, doppler ve ultrasonografi ile yakın takibe alınması gereklidir. Yine, doğumda mutlaka hastaya kanama ve pıhtılaşma testleri yapılmalı ve doğumdan sonra K vitamini önerilmelidir. Doğum kararı, şekli ve zamanı anne adayının ve bebeğinin durumuna göre hastayı takip eden doğum uzmanın verebileceği bir karardır. Bir diğer hususta, bu hastaların sonraki gebeliklerinde tekrarlama olasılığı oldukça yüksek olduğundan, aynı problemi yaşamamaları adına doktoru tarafından yakın takibi yapılmalıdır. Doğumdan sonra her şey kendiliğinden düzelmekte ve annede herhangi bir risk faktörü oluşmamaktadır. Yalnız, hastanın karaciğer fonksiyon testleri tamamen normal değerlere ulaşıncaya kadar takipleri mutlaka yapılmalıdır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir