Birçok kültürde, bebekler genellikle doğum esnasında annelerinin çıplak göğsüne çıplak olarak konur. Tarihsel olarak, bu bebeğin hayatta kalması için gereklidir. Memeli nöroloji bilimine göre bu sıkı temas temel biyolojik ihtiyaçların tamamlanmasını sağlayarak nöro-davranışları hatırlatır. Bu temas bebeğin gelecek psikolojisi ve davranışlarının şekillenmesinde hassas bir periyodu temsil edebilir.
Anne-bebek ilişkisinin en erken dönemde başlatılması, bebeğin ruhsal ve fiziksel gelişimi ve çocuğun yaşamının ileriki dönemlerinde güven duygusunun kazandırılması için oldukça önemlidir.
TTT yapılan bebeklerde 3. ve 6. ayda sadece anne sütü ile beslenme oranının 2 kat fazla olduğu gösteriliyor. Çalışmada, TTT yöntemi uygulanan annenin, üçüncü günde meme ağrısının daha az olduğu ve daha az endişe yaşadığı, bebeğin, ilk emzirmede daha etkili emdiği, 12 kat daha az ağladığı, kalp atışı, solunum, vücut ısısının daha sabit ve kan şekerinde anlamlı bir yükseklik olduğu
Yeni doğanın fiziksel ve duygusal gereksinimlerinin karşılanmaya başlanması bebeğin büyüme ve gelişmesine katkı sağlayacağı gibi temel güven duygusunu da geliştirecektir. Doğum sonrası bebeğin anneyle teması ile bebeğin anneyi daha iyi tanıması sağlanmış olacaktır. Emzirme, anne-bebek arasında deri temasını sağlayarak bağın güçlenmesine neden olur. Deri teması ve göz göze iletişim, anne ve bebeğin birbirlerinin davranışsal ifadelerini ve ihtiyaçlarını anlamalarını sağlar
Doğumdan hemen sonra anne beyninin özellikle yenidoğandan gelen uyarılara karşı hassaslaştığı bilinmektedir. Bebekle anne arasında doğumdan hemen sonra kurulmuş olan göz göze, ten-tene temasın sürdürülmesiyle anne- bebek ilişkisi daha da güçlenecektir. Bu yakınlaşmanın bazı nedenlerle bozulduğu ya da sağlanamadığı durumlarda ileride düzeltilmesi güç sorunlar ortaya çıkabilir. Ayrıca, doğumdan sonra bebeğini göğsüne koyan anneterin bebeklerini daha sık emzirdikleri gözlenmiştir
Tensel (Skin-to-skin) temas, annenin çıplak göğsüne battaniye ve giysi olmaksızın çıplak yeni doğanın koyulması ile doğumdan hemen sonra başlar. Yaşamın ilk saati içinde yakın temasa dayanan bu uygulama, dokunma, sıcaklık ve koku gibi duyusal uyaranlar anneyenidoğan davranış etkileşimini kolaylaştırır Ayrıca, tensel temas başarılı emzirme başlatılması için kritik bir bileşen olarak kabul edilir.
Erken ten-tene temas doğumla başlayan ve annenin çıplak göğüsü üzerine yüzüstü yatırılan bebeğin sıcak bir battaniye ile örtülmesini içeren bir uygulamadır.
•Kanguru metodunun; neonatal morbiditede azalma, daha kaliteli bir anne bebek bağlanması ve hastanede daha az kalışla ilişkili olduğu bildirilmiştir. Kanguru metodunun en önemli bileşenleri:
•ten tene temas, (Bebekler gece gündüz dik pozisyonda annenin göğsüne sıkıca bağlanmış pozisyonda tutulur.)
•sık ve etkili emzirme ve
•kilosuna ya da gestasyonel yaşına bakılmaksızın hastaneden erken taburculuktur
Yakın zamanda zamanında doğan bebeklerde yapılan bir çalışmada anne ve bebek arasında ten-tene temas sağlayıp, topuk delinmeden beş dakika önce başlayarak ağrılı işlem süresince emzirmeye devam edildiğinde, ilaçsız diğer yöntemlere göre daha etkin bir analjezi sağlandığı bildirilmiştir.
Doğumdan sonra salgılanan oksitosin uterus konsantrasyonlarını sağlayarak uterus involusyonunu ve kanamayı azaltır. Yenidoğanın ısısını korumak için meme derisinde ısı artışı olur. Doğumdan sonra erken dönemde bebek ile annenin ten tene teması maternal ve fetal oksitoson seviyesinin artması ve başarılı bir emzirme için gereklidir. Doğumdan sonra annenin eforik bir hal almasının nedeninin; annede beta-endorfin, katokolemin ve oksitosinin artışından veya hepsinin artışı ile oluşan etkileşimden kaynaklandığı düşünülmektedir. Bu durumun ortaya çıkmasında göz ve deri temasının etkili olduğu düşünülmektedir
Erken ten tene temasın emzirme, fizyolojik adaptasyon ve sağlıklı anne-bebek davranışı üzerine etkisini değerlendirmek amacıyla 2177 anne ve yenidoğanı içeren 34 çalışmanın incelendiği sistematik derlemede, yapılan uygulamanın bebeğin ağlamalarını azalttığı, ilk 1-4 ay içinde emzirme üzerine pozitif etki ettiği ve emzirme süresini arttırdığı, kardiyo-solunum sistemi üzerinde pozitif etkileri olduğu belirtilmiştir.
Doğumdan hemen sonra bebeklerini kucaklamaları sağlanan hem annelerin hem babaların rutin davranışlar olarak; önce parmak uçlarıyla hafifçe dokunduğu sonra yavaş yavaş sırt ve göğüslerini ovmaya başladığı belirtilmektedir. Doğumdan sonraki ilk bir saat içinde çocuğun gözle kontakt kurabildiği, duyduğu seslere başını çevirebildiği, hatta annenin konuşmasıyla ritim içinde vücudunu oynatabildiği belirtilmiştir.