Hareketsiz yaşam tarzı ve obezite gebe kalma şansını azaltarak, kısırlığa neden oluyor.Doğurganlığın tekrar kazanılabilmesi için anne adayının kilo vermesi, egzersiz ve ilaç tedavisiyle hormonal bozuklukların giderilmesi gerekiyor.
Obezite kısırlığa neden oluyor
Teknolojik gelişmelerin beraberinde getirdiği hareketsiz yaşam tarzı obeziteye neden olarak, üreme sağlığını tehdit ediyor. Bu nedenle her geçen yıl daha fazla aile normal yolla çocuk sahibi olamadığı için yardımcı üreme tekniklerine başvuruyor. Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Aykut Coşkun konu ile ilgili olarak: “Kadınlarda obezite, hormonları etkileyerek adet düzensizliğine ve bunun sonucunda kısırlığa neden olur. Eğer hamilelikte obezite söz konusu ise, bebeğin sağlıklı gelişim şansı azalır ve gebelikte düşük riski yükselir.
Tekrarlayan düşüklerde doğurganlığın tekrar kazanılabilmesi için anne adayının kilo vermesi, egzersiz ve ilaç tedavisiyle hormonal bozuklukların giderilmesi gerekir.
Fazla kilolar tüp bebek şansını azaltıyor
Tüp bebek tedavisinde şişman kadınlarda başarının daha az olduğu bilinmektedir. Kilosu, ideal vücut ağırlığına göre fazla olanlar, yardımla üreme tedavilerinde yumurtlamayı stimüle edici tedavilere iyi yanıt vermez. Yumurtlama bozukluğu, gebe kalmakta karşılaşılan en önemli sorunlar arasında yer alır. Hormonal problemler, tiroid ve böbrek üstü bezlerindeki bozukluklar, stres, aşırı kilo kaybı ve kilo artışı yumurtlamada düzensizliklere yol açabilir. Kilosu yüksek olanların insülin salınımındaki ve hormon seviyesindeki değişiklikler, yumurta ve embriyo kalitelerini negatif yönde etkileyebilmektedir. Bu durum embriyonun rahime tutunmasını, gebe kalmayı ya da gebeliğin devamını olumsuz yönde etkiler.
Anne adayında aşırı kilo, erkeklik hormonunda artışa sebep olabilir. Vücutda periferik yağ dokusundan veya yumurtalardaki minik kistçiklerin çeperinden salgılanan erkeklik hormonları, yumurtlama mekanizmasının bozulmasına, yumurta kalitesinin de düşmesine sebep olmaktadır. Bu şekilde yapılacak bir takım hormon testleri ve kan biyokimyası ile olası bir sorun belirlenerek, multidisipliner bir yaklaşımla tedavi yoluna gidilebilir. Gerekirse diyetisyen eşliğinde kullanılacak ilaçlar, yapılacak uygun diyet ve egzersiz ile kilo verdikten sonra tedaviye başlanması hem gebelik şansını arttıracak, hem de hastaları gebelikte oluşabilecek obeziteye bağlı sorunlardan da koruyacaktır. Bunlar arasında hipertansiyon, diyabet, iri bebek, zor doğum ve doğum sonrası bebeğe ilişkin bazı sorunlar sayılabilir.“ dedi
Anne adayları organik gıdaları tercih etmeli
Op. Dr. Aykut Coşkun, hamilelikte beslenmenin önemine dikkat çekerek, anne adaylarına tavsiyelerde bulundu: “Hamilelik döneminde anne sağlığı, bebeğin gelişimi ve genetik yapısı için oldukça önem taşır. Çocuk sahibi olmak isteyen çiftlerin, beslenmelerine ve kilolarına bu süreçte dikkat etmeleri gerekir. Hamilelik döneminde bazı hazır gıdalar katkı maddeleri ve koruyucu maddeler içerdiği için hamilelikte kullanılması sakınca içerebilir. Bu gıdaların üretimi sırasında kullanılan kimyasallar, anne ve bebek sağlığı açısından ciddi risk oluşturur. Zararları tartışılmaz genetiği değiştirilmiş organizma içeren (GDO) ürünler, bebeğin gelişimini olumsuz yönde etkiler ve düşük riskini artırır. Bütün bu nedenlerden dolayı mümkün olduğunca hazır gıdalardan uzak durulmalı, organik ve taze gıdalarla evde pişirilecek yemekler tercih edilmelidir. Taze sebze ve meyvelerin kimyasal kalıntılardan arındırılması için iyice yıkanması, sebze ve meyvelerin normalde yetişmiş olduğu mevsimde tüketilmesini öneriyoruz. Örneğin kışın domates tüketiminin tercih edilmemesi yararlı olacaktır. Ayrıca; kola, çay ve kahve tüketimine dikkat edilmeli, bu içecekler fazla miktarda tüketilmemelidir. Alkol bebeğin gelişimine zarar verdiği için, hamilelik döneminde az miktarda dahi olsa alkol kullanılmamalıdır.