Sürekli kıyaslanmanın olumsuz etkisi ise bir ömür boyu sürüyor.
“Çocuğun; beklenen davranışın aksiyle karşılaşıldığında, beklenen davranışı ortaya koyan kendi yaşıtı ya da ebeveynin mevcut yaştaki tutumlarıyla karşılaştırılarak örneklendirilmesi kıyaslama yapmaktır” diyor Uzman Psikolog Elif Kandaz ve devam ediyor: “Her anne baba çocuğunun olumlu, beğenilen özelliklere sahip olmasını bekler ancak bazı ebeveynlerin beklentileri çocuklarının yaşı ve yeterlilik düzeylerinin oldukça üstündedir. Bu anne babalar çocuklarında da ‘sosyal yaşamda kusursuz, akademik olarak en başarılı’ olmaları gerektiği yönünde beklentinin ortaya çıkmasına sebep olurlar.”
KIYASLIYORUZ ÇÜNKÜ…
Ebeveynler çevrelerinde başarılı olan diğer çocukları gördükçe kendi çocuklarını yetersiz algılıyor. Buna bağlı olarak da çocuklarında zayıf gördükleri yönleri düzeltme eğilimine giriyorlar. Hele ki geçmişte kendilerinde geliştiremediklerini düşündükleri özellikleri varsa bunları çocuk üzerinden yaşamak istiyorlar. İşte tam da bu noktada abartılı bir sağduyu devreye giriyor ve diğer yaşıtlarla kıyaslama başlıyor. Kısaca ebeveynler çocuklarını başarılı olmaya motive etmek amacıyla kıyaslamaya başvuruyor ancak bu durum birçok çocukta aksine motivasyon kaybına neden oluyor.
ÖZ GÜVENE VEDA
Kıyaslanmaya maruz kalan çocuklar, belirli bir başarı düzeyinde olmalarına rağmen, bekleneni karşılayamıyorlar ve öz güvenleri azalıyor. Kendini değersiz hisseden çocuk yeni sorumluluklar almak için yeterli çabayı göstermez oluyor. Kıyaslanan çocuk ayrıca sevilmediği, değerli olmadığı hissine kapılıyor, her an reddedilmeye hazır hissetmeye başlıyor.
ÖFKELİ, KISKANÇ, MUTSUZ
Sürekli kıyaslanan çocuklar kendilerinin son derece değersiz ve yetersiz olduklarına inanmaya başlıyor. Bu inanç çocukta, öfke, kıskançlık, mutsuzluk, hırçınlık, küskünlük gibi davranışları ortaya çıkartıyor. Bu olumsuz yaşantılar, çocuğun sorumluluk almaktan, başarılı olsa dahi bunu açığa çıkartmaktan, verilen görevleri almaktan kaçmasına, çekingen bir tutum sergilemesine ya da aşırı telafiye giderek başkalarının başarılarını küçümseyici, alaycı, agresif ve uyumsuz davranışlar sergileyerek kendi başarılarını ön plana çıkartma çabasına girmesine yol açar.
AZİMLİ OLSUN DERKEN…
Kıyasa maruz kalan bazı çocuklar karşılaştırıldıkları kişiden daha başarılı olmak için yoğun çabaya başvururlar. Bu da olması gereken azim yerine, olumsuz bir algı olan ‘hırs’a sebep olur. Çocuklar, başarılı olmayı ‘başarılı olanlardan daha başarılı olmak’ şeklinde algılarlar ve kendi kapasiteleri dahilinde ne kadar başarılı olurlarsa olsunlar her zaman başarısız hissederler. Buna bağlı olarak da hayat boyu kıyaslanmaya maruz kalacaklarına inanır ve hep mutsuzluk yaşarlar. Bu mutsuzluğun kaynağı olarak ebeveynlerini gören çocuk, onları cezalandırmak isteyebilir ve bunun yolunu da ebeveynlerin önem verdikleri akademik başarı konusunda ortaya koyarak, derslerine hiç çalışmayabilir, okulda uyumsuzluk çıkartabilirler.
ÖĞRETMEN DE HATAYA DÜŞEBİLİR
Bazı öğretmenler çocukların başarılarını kendi başarıları gibi değerlendirebiliyor ve bunun sonucunda çocukları kapasitelerinin üzerinde zorlayarak yetersizlik algısı oluşturabiliyor. Buna bir de öğretmenin kendi beklentisini karşılayan öğrencileri ortaya çıkartıp, kıyaslama yapması eklenince durum iyice içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Bu hatayı bazen yakın aile fertleri de yapabiliyor. Bilinçli bir ebeveyn bu durumu fark ettiğinde ilk olarak öğretmenle durumun çocuk üzerindeki etkilerini paylaşabilir ve öğretmenden çocuğu başarıya teşvik etmesini isteyebilir. Sonuçta hem öğretmenin hem ailenin hem de öğrencinin ortak bir hedefi var; o da başarı! Diğer aile büyükleri söz konusu olduğunda da yine ebeveynlerin devreye girmesi ve beklenen olumlu davranış yerine çocuktaki olumsuz davranışların somut biçimde ortaya konulması gerekir.
KARDEŞLERE ZARAR VERİYOR
Özellikle kardeşler arasında yapılan kıyaslamalarda her iki kardeş de durumdan zarar görüyor; kıyaslananın psikolojik gelişimi engelleniyor, gerçek kapasitesine ulaşma hızı yavaşlıyor; diğer kardeş ise sürekli diğerlerinin beğenisini, takdirini kazanmak için çabalıyor ve hiçbir zaman başarılı olduğuna kendisi karar veremiyor.
SÜREKLİ KIYASLANAN ÇOCUK GELECEKTE…
- Başarılı olduğunu hissetmez.
- Olduklarından daha yetkin görünme konusunda diğerlerini kandırdığına inanır.
- Gerçek başarı seviyeleri, kendi potansiyellerinin altında olduğundan, başarılı görünse de görünmese de çoğu zaman kendini başarısız hisseder.
- Bilgiyi genişletmek, kariyeri ilerletmek için gerekli adımları atmaktan kaçınır.
- Deneyip de başarısız olmaktan korktuğu için fırsatların yanından geçip gitmesine izin verir.
- Başarılı olmanın zor olduğu alanları seçip ne zaman vazgeçeceğine karar veremez.
- İşle ilgili inisiyatif alamaz, sorumluluklardan kaçar.
- Kendi beceri ve başarılarını küçümseyip hata ve zayıflıklarını abartır.