Eş ve meslek seçimi hayatta verilmesi gereken en önemli kararlardır. Meslek seçimi özellikle ergenlik dönemine geldiğinden bu dönemde alınan kararlarda duygusal nitelikler etkili olduğundan, anne babanın çocuklarına destek olması ve yön göstermesi gerekmektedir.
Meslek seçiminde kişinin kendisini tanıması, ilgi alanlarını, yeteneklerini, güçlü ve zayıf yönlerini bilmesi ve doğru değerlendirmesi önemlidir. Çocuk öncelikle hangi mesleği seçersem başarılı olurum sorusuna cevap vermelidir. Anne-babanın, yakınlarının arzusu veya toplum baskısından ziyade hangi mesleği sevdiği ve istediği, hangi mesleğe yatkın olduğu dikkate alınmalıdır.
Çocuğun aklından geçen mesleklerle ilgili bilgi toplamak ve o meslekleri tanımasına yardımcı olmak ailenin sorumluluğundadır. Ebeveynler çocukta gördükleri yetenekleri ve onun nasıl bir işte başarılı olacağına dair fikirlerini çocuğa aktarmalı fakat baskı yapmamalıdır. Asıl kararın çocuk tarafından verilmesi gerektiği bilinmeli, sorumluluğun çocuğa ait olduğu vurgulanmalıdır.
“Senin önceliğin ne?” sorusu çocuk ve aile tarafından açıklığa kavuşturulmalıdır. İş doyumu, ruhsal doyum ve maddi doyumdan hangisinin ağır bastığı bilinmeli, hepsinin de artı ve eksi yönleri göz önünde tutulmalıdır. Tüm bunlar çocukla karşılıklı diyalog halinde konuşulmalı, tek yönlü monologa dönmemelidir. Çocuk kendisinin dinlendiğini ve önem verildiğini hissetmelidir.
Uzman bir psikolog ve psikiyatrist gözetiminde yapılacak, çocuğun yeteneklerini ve hangi alanda başarılı olacağını belirlemeye yönelik kişilik ölçekleriyle, çocuğun meyilli olduğu alanlar bilimsel olarak saptanabilir.
Ailenin iyi bir gözlemci olması da çocuğun matematik, görsel, duygusal, bedensel, içsel veya doğa zekâsı olup olmadığını ortaya koyar ve çocuğun kendi özünü keşfetmesine yardımcı olur.
Gerek mesleki, gerekse okul başarısında yetenek ve çalışmasının yanı sıra çevresel faktörler de önemlidir. Uygun bir çevre olmadığı takdirde çocuğun yetenekleri gelişemez. Çocuğu cesaretlendirmek, evde rahat ve huzurlu bir ortam sağlamak, kendisini güvende ve değerli hissettirmek, başarısını arttıracaktır. Temel güven duygusu gelişmiş bir çocuk tüm yeteneklerini ortaya koyabilir.
Çocuktan yapabileceğinden fazlasını istemek sıklıkla yapılan hatalardandır. Yüksek motivasyon sahibi anne babalar, başarıya doymaz ve çocuklarından hep daha başarılı olmasını isterler. Bu durumda da çocuk kendi isteklerinden ziyade anne babasını tatmin etme yoluna gidebilir. Çoğu kez aşırı stres altında kaldığından göstereceği performansın altında kalır ve sevmediği bir meslekle bir ömür boyu mutsuz olur.
Bazı ailelerse tam tersine pasif bir yaklaşım gösterip çocuklarına hiç müdahale etmezler. Bu da doğru bir yaklaşım değildir. Bu durum ailenin çocuğa fazla güvenmesinden kaynaklanabileceği gibi anne babanın ilgisizliğinden de kaynaklanabilir.
En doğrusu çocuğu uzaktan kontrol etmektir. Çocuk duygusal ilginizin üzerinde olduğunu bilmeli fakat bu ilgili onu yönetme, karışma şeklinde olmamalıdır.
Kimi zaman çocuklarda çabuk vazgeçme eğilimi görülür. Eğer çocuk gerçekten istemediği bir şeyden vazgeçiyorsa bu sorun değildir. Fakat yapılması gereken veya gerçekten istenen bir şeyden vazgeçiyorsa çocuğun ailecek cesaretlendirilmemsi, desteklenmesi, moralinin düzeltilmesi gerekir. Aile çocuğa başarma duygusunu vermelidir. Yenilgiyi kabul etmemek, gereğinde kendi ideallerine uygun stratejiler geliştirmesine yardımcı olunmalıdır.
Özetle okul hayatında ve meslek seçiminde çocuk yalnız bırakılmamalı, yeteneklerini keşfetmesi yönünde araştırılmalı, nasıl bir hayat tarzından mutlu olacağı yönde desteklenmelidir. Yönlendirme yapılırken çocuk adına karar verilmemeli, kararlar çocukla birlikte alınmalı ve sonra çocuğun insiyatifine bırakılmalıdır.