İlk emzirme günlerinde bebeğin anneden ayrılışı

Yeni doğan bebeğinizle, aranızdaki ilk iletişim onu emzirmenizdir. Bu ilk dokunuşla başlayan ve anneye bağlılığını sağlayan davranıştan kopmak ,bebek için çok zordur. Bu yüzden, memeden kesmek için aceleci olmamalı!

Emme iç güdüsü ve beslenme

Bebek yaşamanın devamını sağlayacak, emme refleksiyle birlikte dünyaya gelir. Bu refleksi sayesinde beslenir. Emzirme, onun hayatla ilgili ilk önemli deneyimi ve sizinle arasında hayat boyu sürecek bir ilişkinin temelidir. Sadece bu nedenlerle değil, emme hazzının doyurulması ve öz güven gelişimi içinde emzirilmek bebek için çok önemlidir. İlk olarak emme iç güdüsüyle beslenme arasındaki ilişkiyi bilmek gerekir.

Emme, emzirilmeyle birlikte beslenmeyle özdeş duruma gelen bir iç güdüdür. Bebeğinizi emzirirken ya da biberondan mama verirken beslenme ve emme ihtiyaçlarını birlikte karşılamış olursunuz. Bazen bebeğiniz, yeterince emzirilmesine rağmen huzursuz ve gergin görünebilir, parmağını ya da örtüsünün kenarını ağzına götürerek, açmış gibi davranabilir. Bu emme isteğinin devam ettiğinin ve emme ihtiyacının tatmin olmadığının bir göstergesidir. Böyle durumlarda onun gerginliği azaltmak için çareler düşünmek gerekir. Örneğin ilk aylarda o istediği sürece emzirmek, daha sonra biberonla beslerken delikleri daha küçük biberonları tercih etmek vb. çözümler bulabilirsiniz. Sütün az gelmesi, hem fiziksel hem de emme iç güdüsünün tatmin olmaması nedeniyle duygusal açıdan bebeğe zarar verir. Bu nedenle beslenmenize dikkat etmeli, süt artırıcı ek besinler almalı ve bu durumu mutlaka doktorunuzla konuşmalısınız.

Emme ihtiyacını karşılamak için annelerin klasik bir alışkanlığı da, çocuk ağlar ağlamaz hemen emziğe sarılmaktır. Emzik çoğu zaman kurtarıcı olabilir ama yapılan araştırmalara göre, emzik emmen çocukların görsel uyarılara daha kapalı oldukları ve bilişsel gelişimlerinin emmeyenlere göre daha yavaş olduğu ortaya çıkmıştır. Bu nedenle her ağladığında ağzına emzik vermek yerine , sıkıntısının nedenini anlayın, oyuncağıyla oyalamak ya da kucağınıza alıp gezdirmeyi tercih edin. Tabii bu, emziği hiç kullanmamanız anlamına gelmez. Hastayken, çok huzursuzken emzik vermek, rahatlaması için işe yarar.

Ne kadar süre emzirmeli?

Bebeğin emme iç güdüsünün tatmin edilmesi öz güven gelişiminin önemli bir parçasıdır. Çünkü çocuk, haz veren bir durumu devam ettiremediğinde huzursuzluk ve eksiklik duyar. Ve bu eksiklik öz güven gelişimini sekteye uğratır. Bu nedenle onu meme ya da biberondan kesme zamanını iyi ayarlamanız gerekir. Bunun zamanı, her bebeğin bireysel özelliklerine göre değişir. Çoğu uzman, çocuğun dişleri çıkmaya başladığında emzirmenin bırakılmasını önerirler. Dişlerinin çıkmış olması emme iç güdüsünün bittiğinin bir göstergesi değildir. Bir de bazı bebeklerin 6- 8 ay arasında diş çıkardığını düşünürsek bu doğru bir tespit olamaz. Bu konuda en iyi kararı, bebeğinizin duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak verebilirsiniz.

Memeden nasıl kesmeli?

Bu konuda aceleci davranmamak gerekir. Birden bire olan geçiş çocuğun gerginliğini iki kat artırır. Bu nedenle ilk yapılması gereken henüz kaşıkla bardakla beslenmeye başlamadan, onun bardak ya da kaşıkla haşır neşir olmasını sağlamak. Yemek masasında sizi gözlemesi , eline kaşık vermeniz onun emzirilmeden başka bir beslenme şekli olduğunu görmesi için yararlı davranışlardır. Kaşıkla beslemeye geçtiğinizde de hemen emzirmeyi ( meme ya da biberon) vazgeçmeyin gün içindeki sayısını azaltın. Özellikle uykuya dalmadan önce bebeğin rahatlaması için emmeye ihtiyacı vardır, bunu atlamayın. Bir davranışı ortadan kaldırdığınızda onun yerine bebeğin ihtiyacını karşılayacak başka bir şey konulmalıdır. Artık uyumaya yakın bile biberondan kestiğinizde onun yanında kalmak, daha fazla fiziksel temasta bulunmak ya da daha fazla masal anlatmak gibi gerginliği azaltacak duygusal temaslarda bulunabilirsiniz.

Bebeğinizle aranızda emzirmeyle başlayan güçlü bağ , onun ihtiyaçlarına karşı duyarlılığınız ve aldığınız önlemlerle zarar görmeden sürecek ve bebeğiniz bu dönemi çok daha kolay atlatacaktır.

Hazırlayan: Pedagog Bahar Alataş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir