Ergenlerde Kendine Zarar Verme Davranışı

Ergenlerde kendine zarar verme davranışı, intihar amacı taşımadan kişinin bedenine kasıtlı olarak hasar vermesi olarak tarif edilebilir. Bu davranış çoğunlukla tekrarlayıcı türde olur. Vücudunun belli bir bölümünü kesmek, yakmak, yaraların iyileşmesine izin vermemek, duvara ya da sert cisimlere yumruk ya da kafa atmak gibi çeşitleri görülür.

Ergenler Neden Kendine Zarar Verir?

Genellikle ergenlik çağında başlayan bu tip davranışların;

  • Ergenin duygusal acıyla baş edememesi,
  • Boşluk hissi karşısında çaresizlik duyması,
  • Öfkesini kontrol etmekte güçlük yaşaması,
  • İsteklerini ve problemlerini ifade edememesi,
  • Anlaşılmadığını hissetmesi,
  • Kendini ve/veya başkalarını cezalandırma isteği gibi nedenlerle ortaya çıktığı görülmektedir.

Ergen baş edemediği duygular karşısında kendine zarar verme davranışını bir çözüm olarak görebilir. Buna karşın davranış sonrasında kısa süreli bir rahatlama yaşasa da uzun dönemde pişmanlık hissedebilirler. Ancak yine güçlü duygular yaşadıklarında bir baş etme yöntemi olarak kendilerine zarar verme davranışı kolay bir çözüm olarak görülebilir. Bu nedenle davranış tekrarlayıcı hale gelebilir.

Kendine zarar verme davranışı bazen sadece ergenlik dönemiyle sınırlı bir deneme davranışı olabilir. Zira ergenlik birçok farklı deneyime açık olma ve risk alma davranışının arttığı bir dönemdir. Bazen ergen çevresinde gördüğü bu davranışı deneyimleyerek anlamaya çalışmaktadır.

Araştırmalara göre, ergenlerin %40’ının bir yıl içinde, %80’nin de beş yıl içinde kendine zarar vermeyi bıraktığı görülmüştür.  Ancak kendine zarar verme tek seferlik olsa bile davranışı ebeveynler açısından oldukça endişe verici olabilir.

Ergenin bu tip davranışlara daha önce başvurmuş arkadaş ya da aile üyelerine sahip olmasının önemli bir risk faktörü olduğu görülmektedir. Kendine zarar verme davranışıyla ilişkili kavramlara baktığımızda, özellikle düşük benlik saygısı, duygu düzenleme güçlüğü, öfke kontrol problemleri en sık rastlanan özelliklerdir.

Ergenlerin Kendine Zarar Verme Davranışı ve Engellemek İçin Neler Yapılabilir?

Ergenlik doğası gereği, birçok duygunun hızlı ve şiddetli yaşandığı bir dönemdir. Özellikle erken çocukluk döneminde zorlu yaşam olayları geçirmiş çocuklar için bu dönemi yönetmek çok daha güç olmaktadır.

  • Erken dönemde duyguların tanınması, onlar üzerine konuşulabilmesi, özellikle olumsuz duyguların yok sayılmayarak ifade edilmesi çok önemlidir. Duyguların ifade edilebilen ebeveynlerin varlığı ve ifade edilmesinin desteklendiği bir aile ortamına sahip olmak çok önemlidir. Çocuk böylece tanık olarak ve yaşantılayarak kendi duygularını düzenleme becerisi kazanacaktır. Duygularını düzenlemekte güçlük çeken çocukların ergenlik döneminin genel yapısı itibariyle kontrolü çok daha güç olan duygular karşısında savunmasız kalma riski vardır.
  • Benlik saygısı düşük olan ergenlerin daha çok kendine zarar verdiği görülmektedir. Ebeveynlerin çocukların benlik saygılarına olan katkısı ise tartışılmazdır. Çocukların olumlu davranışlarının takdir edilmesi, olumsuz davranışlarının ise genelleştirilmeden, kişiliğe atfedilmeden yapıcı bir şekilde eleştirilmesi oldukça önemlidir. Bu yolla çocuk olumsuz davranışları kişiliğinin bir parçası haline getirmeyecektir. Aile içindeki eleştirinin bu yönden tekrar düzenlenmesi, kendine zarar verme davranışı açısından etkili olabilir.
  • Kolay uyarılma ve öfke kontrolünde yaşanan başarısızlık da ergeni kendine zarar vermeye götüren sebeplerden olabilir. Bu nedenle erken yaştan itibaren çocuğun öfkesini kontrol etmesine yardımcı olmak gereklidir. Ebeveynlerin öfke karşısındaki davranışları çocuklar için de model olacaktır. Öfkeyi bastırmak, öfkeden korkmak yanlıştır çünkü öfkesini ifade edemeyen çocuk bunu döndürerek kendi vücuduna verdiği zararla somutlaştırabilir. Bu nedenle öfke duygusundan korkmamak ancak onu sağlıklı bir yolla ifade edebilmek önemlidir.
  • Ergenin kendisine zarar verdiğini öğrenen ebeveynlerin kendine zarar veren öncelikle panik yapmadan tepki verebilmesi önemlidir. Ebeveynlerin bu konuyu sakince ele alabilmesi süreç açısından değerli olacaktır. Zira bu davranış ergenin sembolik bir mesajı da olabilir. Bu noktada ona kızarak, tavsiyede bulunarak ya da nasihat vererek ergenle olan mesafeyi daha çok açmak yerine ebeveynlerin ortak bir tutum izleyerek ergenin duygularını paylaşmasına fırsat vererek nedenleri öğrenmeye çalışması çok daha etkili olacaktır. Gencin etiketlenmemesi davranışın kalıcılığını sağlamak açısından da önemlidir.
  • Kendine zarar verme arzusu karşısında sakinleşme tekniklerinin, odağı değiştirmenin, böyle hisler tekrar geldiğinde hangi stratejilere başvurabileceğinin önceden planlanmasının, destek alınabilecek kişilerin belirlenmesinin de davranışın tekrarlanmasını önlemekte etkili olabileceği bilinmektedir.

Kendine zarar verme davranışı birçok farklı tip ruhsal sorunla beraber de görülebileceği için ergenin bu yönlerden de değerlendirilmesi önem taşır. Kendine zarar veren ergenleri inceleyen klinik çalışmalarda en sık rastlanan psikiyatrik bozuklukların arasında depresif bozukluk, madde kullanım bozuklukları, yıkıcı davranım bozuklukları, özkıyım düşüncesi ve girişimi, bipolar bozukluk, travma sonrası stres bozukluğu, cinsel kimlik bozuklukları, yeme bozuklukları ve akut ve kronik psikotik bozukluklar olduğu bulunmuştur.

Ergenlerde kendine zarar verme davranışı her ne kadar intihar amacı taşımasa da intihara yönelik düşünceleri olan bireyler de kendilerine zarar verebilmektedir. Bu nedenle bu tip davranışları bir yardım çağrısı olarak da görebiliriz. Ebeveynler çocuklarıyla konuşup problemin kaynağına inmeye çalışırken türlü güçlüklerle karşılaşabilirler. Ergen bu konuyu aileyle konuşmak istemeyebilir, gizlemek istediği olumsuz yaşam tecrübeleri olabilir ya da duygularını tanımak ya da ifade etmek konusunda zaten güçlük yaşıyordur. Ebeveynler de bazen aynı güçlükleri taşıyor olabilir. Davranışın etkileri ve sonuçlarının zaman zaman ağır olabileceği de dikkate alınarak böyle durumlarda ruh sağlığı profesyonellerinden destek almak hem ebeveynleri hem de ergeni rahatlatacaktır.

Psikolog Ebru Mebrure İşmen 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir