Anne sütü bebeğe doğanın en güzel armağanı. Bayındır Hastanesi Yenidoğan Sorumlu Doktoru Dr. Namdar Uluşahin son yıllarda emzirme konusunda anne ve anne adaylarında doğan bazı tereddütleri gidermek ve annenin en kolay ve bol şekilde emzirmesine katkıda bulunabilmek amacı ile başarılı emzirmenin yollarını sizlerle paylaşıyor.
Doğum Öncesi Emzirmeye Hazırlık
Anne adaylarının vücudu süt üretimine doğal olarak hazırlanmaya başlar. Hamilelikte meme bakımında özel bir şey yapmaya gerek yoktur. Gebeliğin dördüncü ve beşinci aylarından itibaren prolaktin ismindeki süt üretiminden sorumlu hormonun salgılanmaya başlaması ile memeler süt üretme yeteneğine sahip olur.
Meme bakımı için özel bir şey yapılması gerekmez. Ama meme dokusu büyüdükçe memeye gerekli desteği sağlayan ve sıkmayan, daha büyük numara sutyen kullanılması uygun olur. Meme temizliğiiçin sabun, losyon ve alkol gibi maddeler kullanılmamalıdır. Sadece ılık su ile temizlik yapılmalıdır.
Anne Sütü Üretiminin Anatomi Ve Fizyolojisi
Meme Anatomisi ve Önemi
Anne sütü, meme dokusunda yer alan özel bezlerde yapılır. Üretimi gerçekleşen süt uzun ince kanallarla meme ucuna doğru taşınır. Meme ucunun çevresinde bulunan kahverengi areola tabakasının altında ince uzun kanallar genişler ve sütün depolanmasına yarar. Bu geniş kanallar meme ucuna açılır
İyi bir emzirme tekniğinde, bebek anne memesini tutarken areola denen koyu renkli kısmını ağız içine yerleştirilmelidir. Bu şekilde depolanmış olan anne sütünün emilmesi mümkün olur. Sadece meme ucunun emilmesi halinde fazlaca süt gelmediği gibi, meme ucu kısa süre içinde zedelenir ve çatlar. Ağrıya yol açtığı için de emzirme yeterli düzeyde yapılamaz ve memede problemlere yol açar. Bu nedenle emzirme sırasında meme ucu ile birlikte areola tabakasının da bebeğin ağzının içine girmesine özen gösterilmelidir.
Süt Oluşumunu Sağlayan Mekanizmalar
Meme uçlarında duyu sinirleri vardır. Bebeklerin anne memesini emmeleri ile buraya yaptıkları uyarılar sinirler aracılığıyla beyne kadar ulaşır. Beyinde bulunan özel bir bölgeden bu uyarılar sonunda bir hormon (prolaktin) salgılanır. Bu hormon kan yolu ile memelere ulaşır. Görevi süt üretimini sağlamaktır. Bu nedenle doğumdan sonra en kısa sürede emzirilme gereği çok önemlidir. Bebekler doğduklarında çok canlı ve aç olurlar.
Doğumdan sonra ilk 30 dakika ile bir saat içinde bebek annenin meme veya karnı üzerinde cilt cilde temas edecek şekilde bırakılmalıdır. Anne bebeği ne kadar erken emzirirse, süt salgılatan hormon o kadar erken sağlanacaktır. Anneler bu konuyu bilmedikleri için sütleri gelinceye kadar beklerler. Bunun sonucunda süt gelişi gecikir ve yapımı yetersiz düzeyde kalır. Bu nedenle bebeğe mama ve benzeri sıvılar verme gereği duyarlar. Bu negetif olaylar zinciri anne sütünün erken kaybı ile sonlanır. Doğumdan sonra bebeklere su veya şekerli su verilmemelidir. Doğumdan hemen sonra, anne sütü yetmiyor diye su veya şekerli suyun ilk seçenek olarak verilmesi çok yanlış bir uygulamadır. Bebekler dünyaya gelirken vücutlarında kendilerine 4 gün yetecek kadar fazla su ile doğarlar.
Anne sütü bollaşana kadar bu fazla su onların ihtiyacını karşılar. Erken su verilmesi sonucunda bebekler emmekte isteksiz olurlar. Bunun sonucunda annenin sütünün bollaşması gecikir. Sonuç ek gıda vermeye kadar gider. Böylece anne sütü bollaşmadan kesilir. Bunu önlemek için bebeklere doğduktan sonra su verilmemelidir. Hayatın ilk birkaç gününde bebeğin yedek su deposu azaldıkça anneyi daha istekli emeceği için süt üretimi de artacaktır. Böylece süt bollaşacak ve bebeğin her türlü ihtiyacı karşılanacaktır. Şekerli suyun bir diğer olumsuz etkisi de şudur: İnsanın acıkmasında en önemli faktörler mide gerginliği ve kan şekerinin fizyolojik sınırlar içinde düşüklüğüdür.
Tok hissettiği için de anne memesini etkili şekilde emmez. Sonuçta anne sütü yeterli şekilde çoğalamaz. Ayrıca şekerli su içindeki şeker hızla kana karışarak kan şeker düzeyini yükseltir. Kan şekerinin yüksekliği açlığı bastırdığından, bebek anne memesini emme zahmetine katlanmaz veya az emer. Sonuçta anne sütünün bollaşması gecikir. Bunların dışında su veya şekerli suyun verilmesi sonucunda bebekler ilk sütü (ağız) almaktan mahrum kalırlar, ilk süt içinde enfeksiyondan koruyucu pek çok özellik vardır. Bunların bebeğe mutlaka ulaşması gerekir, ilk süt bebeğin ilk aşısı sayılır. Bebeğin annesini emmesi ile memede yapılan sütün süt kanalları boyunca meme ucuna ulaştırılması ile görevli diğer bir hormon (oksitosin) tarafından gerçekleştirilir.
Böylece sütün depolandığı geniş kanallar boşaldıkça yukarıdan gelen sütle sürekli olarak doldurulur. Bebek emdikçe süt depoları tekrar tekrar dolar. Bu hormonun bir diğer etkisi de uterus üzerindedir. Oksitosin uterusu (rahim) kasarak kanamanın daha az olması ve rahmin kendisini toplamasına katkıda bulunur.
İlk Günlerde Annelerin Sütleri Konusundaki Endişeleri
Doğumun hemen ertesinde memeler boştur. Memelerin ilk günlerde boş olmasını çoğu anne endişe ile karşılar. Neden emzirmediği sorulduğunda “Daha sütüm gelmedi” cevabını verir. Halbuki ilk günlerde az da olsa süt yapımı olur. İlk gün oluşan süte ağız adı verilir.
Bu sütün bebeğe mutlaka verilmesi gerekir. Bebek emmeye devam ettiği sürece hayatın 3.-4. gününden itibaren süt bollaşmaya başlar.
İlk günlerde süt gelmiyor diye bebekler emzirilmezse süt gelişi gecikir. Bu duruma meydan vermemek için doğumdan hemen sonra başlamak üzere bebekler sık sık emzirilmelidir. Böylece süt yapımı artar ve memeler gerginleşir.
Memelerin gerginleşmesi anne tarafından hissedilir ve sütün yeterli yapıldığını anne anlar. Ancak ilerleyen haftalarda bebeklerin çok iyi emmesinden dolayı memeler çok iyi boşaltıldığı için yumuşama ve gerginliğin kaybolması durumu ortaya çıkar. Bu durum normal bir olaydır.
Aslında süt yapımı halen yeterli bir düzeydedir ama memelerin bu şekilde yumuşamasını anneler yanlış algılayıp sütünün azaldığından yakınırlar. Bu yanlış inanış sonucunda acele ile ek gıdaya başlarlar.
Sonuçta anne sütü kaybedilir. Gerçekte ise aylar ilerledikçe memede yapılan süt miktarı giderek artar. Bu artış hayatın 4.-6. ayına kadar devam eder, bebeğin su dahil bütün gereksinimini karşılar. Anneler memedeki yumuşamanın normal olduğunu bilmelidirler.
İlk Günlerde Yapılan Yanlışlıklar
Emzirmede bebeğin ağız içerisine hem meme başı hem de koyu renkli kısmı tamamen girmelidir. En etkili emzirme şekli budur.
Böyle bir emzirmede areola ağız içine girdiği için dil ile areola sıvazlanmış olur. Areolanın hemen altında süt gölcükleri bulunduğundan sıvazlanma sonucunda sütler meme başından bebeğin ağız boşluğuna gelir. Yapılan en önemli yanlış bebeğin ağız içine sadece meme ucunun verilmesidir. Meme ucunun emilmesi ile yeterli süt bebeğin ağzına gelemez, meme ucunda ağrı olur. Çatlamalar kendisini gösterir. Bu emzirme ile yeterli uyarı yapılamadığından hormonların yapımı istenilen düzeye ulaşmaz. Bebek yeterli süt gelmediği için memeyi bırakır. Anne de yeterli sütün olmadığını düşünür.
Uygun Emzirme Tekniği
Uygun emzirme için anne en rahat pozisyonu seçmelidir. Annenin bebeği tutuş pozisyonu başarılı bir emzirmede en önemli faktörlerden birisidir. Bebeğin başı ve vücudu tam olarak anneye dönük olmalıdır. Anne bir eli ile bebeği altından ve sırtından desteklemelidir. Bebeğin başından desteklenmesi yanlış bir uygulamadır.
Bebek başından tutulduğunda refleks ile başını geriye atar. Bu da memeyi tutmasını zorlaştırır ve bebeği öfkelendirir. Sonuçta emzirme daha baştan başarısızlığa mahkum olur. Sırtından omuzları iyi bir şekilde tutulan bebeğin yanağına meme başı sürülür. Bu işlem arama refleksini uyandırarak bebeğin memeye yönelmesi sağlar. Yönelme sırasında bebek ağzını açar. Ağız en geniş şekilde açıldığında bebeğin alt dudağı üzerine areolanın tabanı oturtulur. Bebek omuzlarından hızla memeye yaklaştırılır. Böylece areolanın büyük kısmı da ağız içine sokulmuş olur.
Meme ucunda kısa sürede ağrı olmuşsa, yeterli sütün gelmediği saptanıyorsa ve bebek memeyi almada zorlanıyorsa emzirme tekniğinde bir yanlışlık yapılıyor diye düşünmek gerekir. doğru bir emzirme pozisyonunda annenin memesinde acıma ve ağrı hissi olmamalıdır.
Emzirmenin Bebek Ve Anneye Yararları
• Anne sütü bebeğin büyüme ve gelişmesi için gerekli olan tüm besin ihtiyacını karşılar.
• Annesi tarafından emzirilen bebeklerde orta kulak iltihapları, allerjik hastalıklar, kusma, ishal, menenjit ve akciğer enfeksiyonlarına daha az rastlanır. Ayrıca beşik ölümünden de koruyucu etkisi olduğu tespit edilmiştir. Bebekler için sindirimi kolaydır.
• Her zaman hazırdır. Yapımı için hiçbir şeye ihtiyaç yoktur.
• Anne ve bebek arasında duygusal ve fiziksel olarak özel bir bağın kurulmasını sağlar.
• Anneden emzirme sırasında kalori harcanarak doğum sonrası fazla kilolarını atmasını sağlar.
• Yumurtalık ve meme kanseri riski emziren annelerde daha azdır.
• Annenin kemik yapısını sağlamlaştırıp ileri yaştaki kemik kırıklarını önler.
• Annenin normal adet düzenine dönüşünü geciktirir. Bu, bir sonraki hamileliği geciktirmekle beraber bir doğum kontrol yöntemi değildir.
• Emzirme anne rahminin normal boyutlara dönmesini hızlandırır.